<% intSkin = getSkin(intSubSkin,1) %>
<% spThemeTitle = "ATATÜRK"
spThemeBlock1_open(intSkin) %>
<% spThemeBlock1_close(intSkin) %>
<% menu_fp() %>
|
<% if request("sayfa") = "" then %>
<% Response.Redirect "Ataturk.asp?sayfa=1" %>
<% end if %>
<% intSkin = getSkin(intSubSkin,2) %>
<% if request("sayfa") = "1" then %>
<% spThemeTitle = "Mustafa Kemal ATATÜRK - Hayatı"
spThemeBlock1_open(intSkin) %>
<% spThemeBlock3_open() %>
Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne
Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde
Hanım'dır. Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV. yüzyıllarda Konya
ve Aydın'dan Makedonya'ya yerleştirilmiş Kocacık Yörüklerindendir. Annesi
Zübeyde Hanım ise Selânik yakınlarındaki Langaza kasabasına yerleşmiş eski bir
Türk ailesinin kızıdır. Milis subaylığı, evkaf katipliği ve kereste ticareti
yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlendi. Atatürk'ün beş
kardeşinden dördü küçük yaşlarda öldü, sadece Makbule (Atadan) 1956 yılına değin
yaşadı.
Küçük Mustafa öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde
öğrenime başladı, sonra babasının isteğiyle Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti. Bu
sırada babasını kaybetti (1888). Bir süre Rapla Çiftliği'nde dayısının yanında
kaldıktan sonra Selânik'e dönüp okulunu bitirdi. Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne
kaydoldu. Kısa bir süre sonra 1893 yılında Askeri Rüştiye'ye girdi. Bu okulda
Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına "Kemal" i ilave etti. 1896-1899 yıllarında
Manastır Askeri İdâdi'sini bitirip, İstanbul'da Harp Okulunda öğrenime başladı.
1902 yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu., Harp Akademisi'ne devam etti. 11
Ocak 1905'te yüzbaşı rütbesiyle Akademi'yi tamamladı. 1905-1907 yılları arasında
Şam'da 5. Ordu emrinde görev yaptı. 1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu.
Manastır'a III. Ordu'ya atandı. 19 Nisan 1909'da İstanbul'a giren Hareket
Ordusu'nda Kurmay Başkanı olarak görev aldı. 1910 yılında Fransa'ya gönderildi.
Picardie Manevraları'na katıldı. 1911 yılında İstanbul'da Genel Kurmay
Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı.
1911 yılında İtalyanların Trablusgarp'a hücumu ile başlayan savaşta, Mustafa
Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte Tobruk ve Derne bölgesinde görev aldı. 22
Aralık 1911'de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşını kazandı. 6 Mart 1912'de Derne
Komutanlığına getirildi.
Ekim 1912'de Balkan Savaşı başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır'daki
birliklerle savaşa katıldı. Dimetoka ve Edirne'nin geri alınışında büyük
hizmetleri görüldü. 1913 yılında Sofya Ateşemiliterliğine atandı. Bu görevde
iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Ateşemiliterlik görevi Ocak 1915'te sona
erdi. Bu sırada I. Dünya Savaşı başlamış, Osmanlı İmparatorluğu savaşa girmek
zorunda kalmıştı. Mustafa Kemal 19. Tümeni kurmak üzere Tekirdağ'da
görevlendirildi.
1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı'nda, Mustafa Kemal Çanakkale'de bir
kahramanlık destanı yazıp İtilaf Devletlerine "Çanakkale geçilmez! " dedirtti.
18 Mart 1915'te Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması
ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarmaya karar verdiler. 25
Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal'in komuta
ettiği 19. Tümen Conkbayırı'nda durdurdu. Mustafa Kemal, bu başarı üzerine
albaylığa yükseldi. İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te Arıburnu'nda tekrar taarruza
geçti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos'ta Anafartalar
Zaferini kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II.
Anafartalar zaferleri takip etti. Çanakkale Savaşlarında yaklaşık 253.000 şehit
veren Türk ulusu onurunu İtilaf Devletlerine karşı korumasını bilmiştir. Mustafa
Kemal'in askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" emri
cephenin kaderini değiştirmiştir.
Mustafa Kemal Çanakkale Savaşları'dan sonra 1916'da Edirne ve Diyarbakır'da
görev aldı. 1 Nisan 1916'da tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak
Muş ve Bitlis'in geri alınmasını sağladı. Şam ve Halep'teki kısa süreli
görevlerinden sonra 1917'de İstanbul'a geldi. Velihat Vahidettin Efendi'yle
Almanya'ya giderek cephede incelemelerde bulundu. Bu seyehatten sonra
hastalandı. Viyana ve Karisbad'a giderek tedavi oldu. 15 Ağustos 1918'de Halep'e
7. Ordu Komutanı olarak döndü. Bu cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı
savunma savaşları yaptı. Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından bir gün sonra,
31 Ekim 1918'de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi. Bu ordunun
kaldırılması üzerine 13 Kasım 1918'de İstanbul'a gelip Harbiye Nezâreti'nde
(Bakanlığında) göreve başladı.
Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilaf Devletleri'nin Osmanlı ordularını işgale
başlamaları üzerine; Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919'da
Samsun'a çıktı. 22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin
istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını " ilan edip Sivas
Kongresi'ni toplantıya çağırdı. 23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında
Erzurum, 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi'ni toplayarak
vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı. 27 Aralık 1919'da
Ankara'da heyecanla karşılandı. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir
adım atılmış oldu. Meclis ve Hükümet Başkanlığına Mustafa Kemal seçildi Türkiye
Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması için gerekli
yasaları kabul edip uygulamaya başladı.
Türk Kurtuluş Savaşı 15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir'I işgali sırasında
düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı. 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr
Antlaşması'nı imzalayarak aralarında Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşan I. Dünya
Savaşı'nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi Milliye adı verilen milis
kuvvetleriyle savaşıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi
Milliye - ordu bütünleşmesini sağlayarak savaşı zaferle sonuçlandırdı.
Mustafa Kemal yönetimindeki Türk Kurtuluş Savaşının önemli aşamaları şunlardır:
Sarıkamış (20 Eylül 1920), Kars (30 Ekim 1920) ve Gümrü'nün (7 Kasım 1920)
kurtarılışı.
Çukurova, Gazi Antep, Kahraman Maraş Şanlı Urfa savunmaları (1919- 1921)
I. İnönü Zaferi (6 -10 Ocak 1921)
II. İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921)
Sakarya Zaferi (23 Ağustos-13 Eylül 1921)
Büyük Taarruz, Başkomutan Meydan Muhaberesi ve Büyük Zafer (26 Ağustos 9 Eylül
1922)
Sakarya Zaferinden sonra 19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa
Kemal'e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi. Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz
1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı. Böylece Sevr Antlaşması'yla
paramparça edilen, Türklere 5-6 il büyüklüğünde vatan bırakılan Türkiye
toprakları üzerinde ulusal birliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması için
hiçbir engel kalmadı.
23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu
müjdelenmiştir. Meclisin Türk Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yönetmesi, yeni Türk
devletinin kuruluşunu hızlandırdı. 1 Kasım 1922'de hilâfet ve saltanat
birbirinden ayrıldı, saltanat kaldırıldı. Böylece Osmanlı İmparatorluğu'yla
yönetim bağları koparıldı. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet idaresi kabul edildi,
Atatürk oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi. 30 Ekim 1923 günü İsmet İnönü
tarafından Cumhuriyet'in ilk hükümeti kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti, "Egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir" ve "Yurtta barış cihanda
barış" temelleri üzerinde yükselmeye başladı.
Atatürk Türkiye'yi "Çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak" amacıyla bir dizi devrim
yaptı. Bu devrimleri beş başlık altında toplayabiliriz:
1. Siyasal Devrimler:
· Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
· Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923)
· Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)
2. Toplumsal Devrimler:
· Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934)
· Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925)
· Tekke zâviye ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925)
· Soyadı kanunu ( 21 Haziran 1934)
· Lâkap ve unvanların kaldırılması (26 Kasım 1934)
· Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin kabulü (1925-1931)
3. Hukuk Devrimi :
· Mecellenin kaldırılması (1924-1937)
· Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk düzenine
geçilmesi (1924-1937)
4. Eğitim ve Kültür Alanındaki Devrimler:
· Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924)
· Yeni Türk harflerinin kabulü (1 Kasım 1928)
· Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1931-1932)
· Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs 1933)
· Güzel sanatlarda yenilikler
5. Ekonomi Alanında Devrimler:
· Aşârın kaldırılması
· Çiftçinin özendirilmesi
· Örnek çiftliklerin kurulması
· Sanayiyi Teşvik Kanunu'nun çıkarılarak sanayi kuruluşlarının kurulması
· I. ve II. Kalkınma Planları'nın (1933-1937) uygulamaya konulması, yurdun yeni
yollarla donatılması
Soyadı Kanunu gereğince, 24 Kasım 1934'de TBMM'nce Mustafa Kemal'e "Atatürk"
soyadı verildi.
Atatürk, 24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığına
seçildi. Bu başkanlık görevi, Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi. 29 Ekim
1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi.
Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi.
1927,1931, 1935 yıllarında TBMM Atatürk'ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti.
Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi.
İlgililere aksayan yönlerle ilgili emirler verdi. Cumhurbaşkanı sıfatıyla
Türkiye'yi ziyaret eden yabancı ülke devlet başkanlarını, başbakanlarını,
bakanlarını komutanlarını ağırladı.
15-20 Ekim 1927 tarihinde Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan
büyük nutkunu, 29 Ekim 1933 tarihinde de 10. Yıl Nutku'nu okudu.
Atatürk özel yaşamında sadelik içinde yaşadı. 29 Ocak 1923'de Latife Hanımla
evlendi. Birçok yurt gezisine birlikte çıktılar. Bu evlilik 5 Ağustos 1925
tarihine dek sürdü. Çocukları çok seven Atatürk Afet (İnan), Sabiha (Gökçen),
Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Mustafa adlı çobanı manevi
evlat edindi. Abdurrahim ve İhsan adlı çocukları himayesine aldı. Yaşayanlarına
iyi bir gelecek hazırladı.
1937 yılında çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa
Belediyelerine bağışladı. Mirasından kızkardeşine, manevi evlatlarına, Türk Dil
ve Tarih Kurumlarına pay ayırdı. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi,
ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli
türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı.
Sakarya adlı atıyla, köpeği Fox'a çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık
oluşturmuştu. Akşam yemeklerine devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet
eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı. Temiz ve düzenli giyinmeye özen
gösterirdi. Doğayı çok severdi. Sık sık Atatürk Orman Çiftliği'ne gider,
çalışmalara bizzat katılırdı. Fransızca ve Almanca biliyordu.
ATATÜRK'ÜN SON YILLARI VE ÖLÜMÜ
Atatürk'ün ilk hastalık belirtisi 1937 yılında ortaya çıktı. 1938 yılı
başlarında Yalova'da bulunduğu sırada, ciddî olarak hastalandı. Buradaki tedavi
olumlu sonuç verdi. Fakat tamamen iyileşmeden Ankara'ya yaptığı yorucu yolculuk,
hastalığının artmasına sebep oldu. Bu tarihlerde Hatay sorununun gündemde olması
da onu yormaktaydı. Hasta olmasına rağmen, Mersin ve Adana'ya geziye çıktı.
Kızgın güneş altında askerî birliklerimizi teftiş edip tatbikat yaptıran
Atatürk, çok yorgun düştü. Ülkü edindiğimillî dava uğruna kendi sağlığını hiçe
saydı. Güney seyahati hastalığının artmasına sebep oldu. 26 Mayıs'ta Ankara'ya
döndükten sonra tedavi ve istirahat için İstanbul'a gitti. Doktorlar tarafından,
siroz hastalığı teşhisi kondu.
Deniz havası iyi geldiği için, Savarona Yatı'nda bir süre dinlendi. Bu durumda
bile ülke sorunlarıyla ilgilenmeye devam etti. İstanbul'a gelen Romanya kralı
ile görüştü. Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. 4 Temmuz 1938'de Hatay
Antlaşması'nın yürürlüğe girmesi Atatürk'ü çok sevindirip moralini düzeltti.
Temmuz sonlarına kadar Savarona'da kalan Atatürk'ün hastalığı ağırlaşınca
Dolmabahçe Sarayı'na nakledildi. Fakat hastalığı durmadan ilerliyordu. O'nun
hastalığını duyan Türk halkı, sağlığıyla ilgili haberleri heyecanla takip
ediyor, bütün kalbiyle iyileşmesini diliyordu. Hastalığının ciddiyetini
kavrayarak 5 Eylül 1938'de vasiyetini yazıp servetinin büyük bir kısmını Türk
Tarih ve Türk Dil kurumlarına bağışladı. Ekim ayı ortalarında durumu düzelir
gibi oldu. Fakat, çok arzuladığı hâlde, Ankara'ya gelip cumhuriyetin on beşinci
yıl dönümü törenlerine katılamadı.
29 Ekim 1938'de kahraman Türk Ordusu'na yolladığı mesaj, Başbakan Celâl Bayar
tarafından okundu. "Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman
zaferlerle beraber medeniyet nurlarını taşıyan kahraman Türk ordusu!" sözü ile
Türk Ordusu'nun önemini belirtmiştir. Yine aynı mesajda "Türk vatanının ve
Türk'lük camiasının şan ve şerefini, dahilî ve harici her türlü tehlikelere
karşı korumaktan ibaret olan vazifeni, her an ifaya hazır ve amade olduğuna
benim ve büyük ulusumuzun tam bir inan ve itimadımız vardır" diyerek Türk
Ordusu'na olan güvenini belirtmiştir.
Atatürk 1 Kasım 1938'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılış töreninde de
bulunamadı. Hazırladığı açılış nutkunu Başbakan Celâl Bayar okudu. Atatürk bu
nutkunda ülkenin imarı, sağlık hizmetleri ve ekonomi konularındaki faaliyetleri
açıkladı. Bundan başka eğitim ve kültür konularına da temas edip gençliğin millî
şuurlu ve modern kültürlü olarak yetişmesi için İstanbul Üniversitesi'nin
geliştirilmesi, Ankara Üniversitesi'nin tamamlanması ve Van Gölü civarında bir
üniversitenin kurulması için çalışmaların yapıldığını belirtti. Türk Tarih ve
Türk Dil kurumlarının çalışmalarından duyduğu memnuniyeti açıkladı. Ayrıca Türk
gençliğinin kültürde olduğu gibi spor sahasında da idealine ulaştırılması için
Beden Terbiyesi Kanunu'nun uygulamaya konulmasından duyduğu memnuniyeti
belirtti. Atatürk, ölümüne kadar memleket meselelerinden bir an olsun uzak
kalmamıştı.
Atatürk'ün hastalığı tekrar şiddetlendi. 8 Kasımda sağlığıyla ilgili raporlar
yayımlanmaya başlandı. Bütün memleketi tekrar derin bir üzüntü kapladı. Her
Türk'ün kalbi onun kurtulması dileğiyle çarpıyordu. Ancak, kurtarılması için
gösterilen çabalar sonuç vermedi ve korkulan oldu. Dolmabahçe Sarayı'nda 10
Kasım 1938 sabahı saat dokuzu beş geçe, insan için değişmez kanun, hükmünü
uyguladı. Mustafa Kemal Atatürk aramızdan ayrıldı. Bu kara haberle, yalnız Türk
milleti değil, bütün dünya yasa büründü. Büyük, küçük bütün devletler onun
cenaze töreninde bulunmak üzere temsilciler göndererek, Türkiye Cumhuriyeti'nin
kurucusuna karşı duydukları derin saygıyı belirten mesajlar gönderdiler. 16
Kasım günü Atatürk'ün tabutu, Dolmabahçe Sarayı'nın büyük tören salonunda
katafalka konuldu.
Üç gün üç gece, gözü yaşlı bir insan seli ulu önderine karşı duyduğu saygı,
minnet ve bağlılığını ifade etti. Cenaze namazı 19 Kasım günü Prof. Şerafettin
Yaltkaya tarafından kıldırıldı. On iki generalin omzunda sarayın dış kapısına
çıkarılan tabut, top arabasına konularak, İstanbul halkının gözyaşları arasında
Gülhane Parkı'na götürüldü. Buradan bir torpido ile Yavuz zırhlısına nakledildi.
Büyük Ada açıklarına kadar, donanmamız ve törene katılmak için gelmiş olan
yabancı gemilerin eşlik ettiği Yavuz zırhlısı cenazeyiİzmit'e getirdi. Burada
Yavuz zırhlısından alınan cenaze, özel bir trene kondu. Atalarına son saygı
görevlerini yapmak üzere toplanan halkın kalbinde derin bir üzüntü bırakarak
Ankara'ya getirilmek üzere hareket edildi.
Atatürk'ün vefatı üzerine cumhurbaşkanı seçilen İsmet İnönü, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı, bakanlar, Genelkurmay Başkanı, milletvekilleri ile ordu
ve devlet ileri gelenleri tarafından karşılanan cenaze, Türkiye Büyük Mîllet
Meclisi önünde hazırlanan katafalka kondu. Ankara halkı da onun cenazesi önünden
saygıyla geçerek son görevini yaptı. 21 Kasım 1938 Pazartesi günü, sivil ve
askerî yöneticiler ile yabancı devlet temsilcilerinin hazır bulunduğu ve on
binlerce insanın katıldığı büyük bir tören yapıldı. Daha sonra Atatürk'ün tabutu
katafalkta alınarak. Etnografya Müzesinde hazırlanan geçici kabre kondu. Türk
milleti daha sonra, bu büyük insana lâyık, Ankara Rasattepe'de bir Anıtkabir
yaptırdı. 10 Kasım 1953'te Etnografya Müzesinden alınan Atatürk'ün naaşı
Anıtkabir'e getirildi. Burada yurdun her ilinden getirilmiş olan vatan topraklan
ile hazırlanan ebedî istirahatgâhına yerleştirildi.
<% spThemeBlock3_close() %>
|
<% spThemeBlock1_close(intSkin) %>
<% end if %>
<% if request("sayfa") = "2" then %>
<% spThemeTitle = "Mustafa Kemal ATATÜRK - İlkeleri"
spThemeBlock1_open(intSkin) %>
<% spThemeBlock3_open() %>
Cumhuriyetçilik:
Kemalist devrimler siyasi bir devrim niteliğindedir ve çokuluslu bir
İmparatorluktan Türkiye ulus devletine geçiş gerçekleştirilmiş ve böylece modern
Türkiye'nin ulusal kimliği kazandırılmıştır. Kemalizm Türkiye için yalnızca
Cumhuriyet rejimini tanımaktadır. Kemalizm insanların arzularını yerine
getirebilecek yegane rejimin cumhuriyet rejimi olduğuna inanmaktadır.
Halkçılık:
Gerek içeriği gerekse hedefleri açısından bakıldığında, Kemalist Devrim ayrıca
bir sosyal devrim niteliği de taşımaktaydı. Bu devrim seçkin bir grup tarafından
genel olarak halka yönelik bir biçimde gerçekleştirilmişti. Kemalist devrimler,
özellikle İsviçre Medeni Kanunu olmak üzere Batı kanunlarının Türkiye'de
uygulamaya konmasıyla birlikte kadınların statüsüne kökten değişiklikler
getirmiştir. Üstelik, 1934 yılında kabul edilen bir kanun ile kadınlar seçme
hakkını almışlardır. Atatürk çeşitli ortamlarda Türkiye'nin gerçek
Yöneticilerinin köylüler olduğunu söylemiştir. Aslında bu durum Türkiye için bir
gerçek olmaktan çok bir hedef niteliğindeydi. Gerçekte, halkçılık ilkesi için
yapılan resmi açıklamada Kemalizmin sınıf ayrıcalıklarına ve sınıf
farklılıklarına karşı olduğu ifade edilmekte ve hiçbir bireyin, ailenin, sınıfın
veya organizasyonun diğerlerinin daha üzerinde olmasını kabul etmiyordu.
Kemalist ideoloji, aslında, Türk vatandaşlığı olarak ifade edilen bir fikre
dayanmaktaydı. Gurur ile birleşen vatandaşlık fikri, onların daha fazla
çalışmaları için gerekli psikolojik teşviki sağlayacak, birlik fikri ve ulusal
bir kimliğin kazanılmasına yardımcı olacaktı.
Laiklik:
Kemalist laiklik yalnızca devlet ve dinin birbirinden ayrılması anlamına
gelmiyor, ayrıca dinin eğitim, kültürel ve yasal konulardan da ayrılması
anlamını taşıyordu. Laiklik, düşünce özgürlüğü ve kuruluşların dini düşünce ve
dini kuruluşların etkisinden bağımsız olmaları anlamına geliyordu. Böylece,
Kemalist devrim ayrıca laik bir devrim idi. Kemalist devrimlerin birçoğu
laikliği gerçekleştirmek amacıyla yapılmış ve diğer birçoğu ise laikliğe
ulaşılmış olması nedeniyle gerçekleştirilebilmiştir. Kemalist laiklik ilkesi
Tanrı karşıtı bir ilke değildi. Bu akılcı ve dini siyasettir dışında tutan bir
ilke idi. Bu Kemalist ilke aydınlanmış İslam'a değil, çağdaşlığa karşı olan
Müslümanlığa karşısındaydı.
Devrimcilik:
Atatürk'ün ortaya koyduğu en önemli ilkelerden birisi de reformculuk veya
devrimcilikti. Bu ilkenin anlamı Türkiye'nin devrimler yaptığı ve geleneksel
kuruluşlarını modern kuruluşlar ile değiştirmiş olduğu idi. Geleneksel
kavramların iptal edildiği ve modern kavramların benimsendiği anlamına
geliyordu. Devrimcilik ilkesi, yapılmış olan devrimlerin tanınmalarının çok
ötesine geçti.
Milliyetçilik:
Kemalist devrim ayrıca milliyetçi bir devrim idi. Kemalist milliyetçilik ırkçı
bir yapıda değildi. Bu devrimin amacı, Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığının
korunması ve ayrıca Cumhuriyetin siyasal yönden gelişmesi idi. Bu milliyetçilik,
tüm diğer milletlerin bağımsızlık haklarına saygılı idi. Yine bu milliyetçilik,
sosyal içerikli bir milliyetçilikti. Yalnızca anti - emperyalist değil, aynı
zamanda gerek hanedan yönetimine gerekse herhangi bir sınıfın Türk toplumunu
yönetmesine karşı olan bir milliyetçilikti. Kemalist milliyetçilik, Türk
devletinin vatanı ve halkı ile bölünmez bir bütün olduğu ilkesine inanmaktadır.
Devletçilik:
Kemal Atatürk yapmış olduğu açıklamalarda ve politikalarında Türkiye'nin bir
bütün olarak modernizasyonunun ekonomik ve teknolojik gelişmeye önemli ölçüde
bağlı olduğunu ifade etmiştir. Bu bağlamda, devletçilik ilkesinin de devletin
ülkenin genel ekonomik faaliyetlerini düzenlenmesi ve özel sektörün girmek
istemediği alanlara veya özel sektörün yetersiz kaldığı alanlara veya ulusal
çıkarların gerekli kıldığı alanlara yine devletin girmesi gerektiği anlamında
yorumlanmaktadır. Ancak, devletçilik ilkesinin uygulanmasında, devlet yalnızca
ekonomik faaliyetlerin temel kaynağını teşkil etmemiş, aynı zamanda ülkenin
büyük sanayi kuruluşlarının da sahibi olmuştur.
<% spThemeBlock3_close() %>
|
<% spThemeBlock1_close(intSkin) %>
<% end if %>
<% if request("sayfa") = "3" then %>
<% spThemeTitle = "Mustafa Kemal ATATÜRK - Devrimleri"
spThemeBlock1_open(intSkin) %>
<% spThemeBlock3_open() %>
Atatürk askeri bir dahi ve karizmatik bir lider olduğu gibi, aynı zamanda
büyük bir devrimciydi. O dönemlerde, Türkiye Cumhuriyetinin çağdaş medeniyetler
seviyesine ulaşabilmesi ve kültürel açıdan gelişmiş toplumların aktif bir üyesi
olabilmesi için, modernize edilmesi çok önemli idi. Mustafa Kemal ülkesindeki
yaşamı modernize etmiştir. Atatürk 1924 ile 1938 yılları arasında, insanlarının
kurtuluşları ve hayatta kalabilmeleri için yaşamsal öneme sahip olan devrimleri
hayata geçirmiştir. Tüm bu devrimler, Türk halkı tarafından büyük bir coşku ile
karşılanmıştı.
Harf Devrimi
Atatürk'ün gerçekleştirmiş olduğu en önemli devrimlerden birisi, Arap
alfabesinin kaldırılması ve Latin alfabesinin kabul edilmesi olmuştur. 3 Kasım
1928 tarihinde, yeni Türk Alfabesi kabul edilmiştir.
Kıyafet Devrimi
Kıyafet devrimi ile birlikte, kadınlar çarşaf giymekten vazgeçerek, modern kadın
elbiseleri giymeye başladılar. Erkekler ise fes yerine şapka giymeye başladılar.
Hukuk Sisteminin Laikleştirilmesi
1920 yılında kurulmuş olan yeni Türkiye Devletinin yeni bir hukuk sistemine
ihtiyacı vardı. Atatürk, Şeriat Kanununun yerine İsviçre Medeni Kanununu
getirmiş, o dönemde geçerli olan ceza yasasının yerine ise İtalyan Ceza Yasasını
getirmiştir. Türk Hukuk Sistemi ise tüm çağdaş gereksinimler Çerçevesinde
modernize edilmiştir.
Öğrenimin Laikleştirilmesi
19. Yüzyıl başlarına dek, Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde çeşitli eğitim
sistemleri uygulanmaktaydı. Atatürk İslami eğitim veren medrese sisteminin yeni
toplumun ihtiyaçlarına cevap veremeyeceğini gördü. Bu nedenle, batı modellerine
benzeyen yeni bir eğitim sisteminin oluşturulması gerekliydi. Böylece, mevcut
sistem değiştirilerek 1933 yılında bir üniversite reformu gerçekleştirilmiştir.
Kadınlara Sağlanan Medeni Haklar
Atatürk Devrimleri ile birlikte, yüzyıllar boyunca ihmal edilmiş olan Türk
kadınına yeni haklar tanınmıştır. Böylece kabul edilmiş olan medeni kanun
gereğince bundan böyle kadınlar da erkeklere tanınan haklara sahip olacaklar,
resmi görevlere atanabilecekler, oy verme ve Millet Meclisine seçilebilme
hakkına sahip olabileceklerdir. Tek eşlilik ilkesi ve kadınlara tanınan eşit
haklar, Türk toplumuna bir canlılık kazandırmıştır.
Atatürk'ün Türk Tarihi ile ilgili Çalışmaları
Kültürel alanda bir tür milliyetçilik anlamındaki yazı devrimi sonrasında,
Atatürk tarih konusuna ağırlık verdi ve 1931 yılında Türk Tarih Kurumunu kurdu.
Burada, Türkiye Tarihi kapsamlı bir şekilde incelenmekte ve
değerlendirilmektedir. Bunların dışında, Yeni Takvim, Ağırlıklar ve Ölçüler,
Tatiller ve Soyadı Kanunu gibi diğer birçok devrimler de gerçekleştirilmiştir.
Bu konudaki bazı örnekler arasında 1924 Hafta sonu Yasası, 1925 Uluslararası
Zaman ve Takvim Sistemi, 1926 Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanunu, 1933 Ölçü
Sistemleri ve 1934 Soyadı Yasası sayılabilir. 1932 yılında Büyük Millet Meclisi
tarafından kabul edilen yasa gereğince Türkler soyadı aldılar ve Milletin
liderine de "Türklerin Babası" anlamına gelen Atatürk soyadı verildi.
<% spThemeBlock3_close() %>
|
<% spThemeBlock1_close(intSkin) %>
<% end if %>
<% if request("sayfa") = "4" then %>
<% spThemeTitle = "Mustafa Kemal ATATÜRK - Kronolojisi"
spThemeBlock1_open(intSkin) %>
<% spThemeBlock3_open() %>
1881: Selanik'te doğdu.
1893: Askeri Rüştiye'ye girdi ve Kemal adını aldı.
1895: Selanik Askeri Rüştiyesi'ni bitirdi, Manastır Askeri İdadisi'ne girdi.
1899 Mart 13: İstanbul Harp Okulu Piyade sınıfına girdi.
1902 Harp Akademisi'ne girdi ve burada gazete çıkardı.
1905 Ocak 11: Harp Akademisi'ni Yüzbaşı olarak bitirdi, Şam'a 5. Ordu'nun 30.
Süvari Alayı'nda staj yapmak için atandı.
1906 Ekim: Şam'da Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'ni kurdu. Şam'da topçu stajını
yaptı ve Kolağası oldu.
1908 Temmuz 23: Meşrutiyet'in ilan edilmesi için çalışmaları.
1909 Mart 31: 31 Mart ihtilalinde Hareket Ordusu Kurmay Subayı olarak çalıştı.
1911 Eylül 13: Mustafa Kemal, İstanbul'a Genelkurmay'a naklen atandı.
1911 Kasım 27: Mustafa Kemal, Binbaşılığa yükseldi.
1912 Ocak 9: Mustafa Kemal, Trablusgarp'ta Tobruk saldırısını yönetti.
1913 Ekim 27: Mustafa Kemal, Sofya Ateşemiliterliği'ne atandı.
1914 Mart 1: Mustafa Kemal, Yarbaylığa yükseltildi.
1915 Şubat 2: Mustafa Kemal, Tekirdağı'nda 19. Tümeni kurdu.
1915 Şubat 25: Mustafa Kemal'in Maydos'a gidişi.
1915 Nisan 25: Mustafa Kemal, Arıburnu'nda İtilaf Devletleri'ne karşı koydu.
1915 Haziran 1: Mustafa Kemal'in Albaylığa yükselişi.
1915 Ağustos 9: Mustafa Kemal, Anafartalar Grup Komutanlığı'na atandı.
1915 Ağustos 10: Mustafa Kemal, Anafartalar'dan düşmanı geri attı.
1916 Nisan 1: Mustafa Kemal'in Tuğgeneralliğe yükselişi.
1916 Ağustos 6: Mustafa Kemal, Bitlis ve Muş'u düşman elinden kurtardı.
1917 Eylül 20: Mustafa Kemal, memleketin ve ordunun durumunu açıklayan raporunu
yazdı.
1917 Ekim: Mustafa Kemal, İstanbul'a döndü.
1918 Ekim 26: Mustafa Kemal, Halep'in kuzeyinde bugünkü sınırlarımız üzerinde
düşman saldırılarını durdurdu. 1918 Ekim 30: Mondros Mütarekesi'nin imzalanması.
1918 Ekim 31: Mustafa Kemal'in Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı'na atanması.
1918 Kasım 13: Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı'nın kaldırılması ve Mustafa
Kemal'in İstanbul'a dönüşü. 1919Nisan 30: Mustafa Kemal'in Erzurum'da bulunan 9.
Ordu Müfettişliği'ne atanması.
1919 Mayıs 15: İzmir'e Yunan'lıların asker çıkarması.
1919 Mayıs 16: Mustafa Kemal, Bandırma vapuruyla İstanbul'dan ayrıldı.
1919 Mayıs 19: Mustafa Kemal, Samsun'a çıktı.
1919 Haziran 15: Mustafa Kemal, 3. Ordu Müfettişi ünvanını aldı.
1919 Haziran 21: Mustafa Kemal, Ulusal Güçleri Sivas Kongresi'ne çağırdı.
1919 Temmuz 8 / 9: Mustafa Kemal, askerlikten çekildi. (Saat: 20:50)
1919 Temmuz 23:Mustafa Kemal'in başkanlığı altında Erzurum Kongresi'nin
toplanması ve bir Temsil Kurulu seçerek dağılması. (7 Ağustos 1919)
1919 Eylül 4: Mustafa Kemal'in başkanlığı altında Sivas Kongresi'nin toplanması
ve 11 Eylül'de sona ermesi.
1919 Eylül 11: Mustafa Kemal, Anadolu ve Rumeli Müdafaayı Hukuk Cemiyeti Heyet
Temsiliyesi Başkanlığı'na seçildi.
1919 Ekim 22: Amasya Protokolü'nün imzalanması.
1919 Kasım 7: Mustafa Kemal, Erzurum'dan milletvekili seçildi.
1919 Aralık 27: Mustafa Kemal, Heyeti Temsiliye'yle birlikte Ankara'ya geldi.
1920 Mart 20: İstanbul'un İtilaf Devletleri tarafından ele geçirilmesi, Mustafa
Kemal'in protestosu, Ankara'da yeni bir Millet Meclisi toplama girişimi.
1920 Mart 18: İstanbul'da Meclis-i Mebusan'ın son toplantısı.
1920 Mart 19: Mustafa Kemal tarafından Ankara'da üstün yetkiyi taşıyan bir
Millet Meclisi toplanması hakkında illere duyuruda bulunulması.
1920 Nisan 23: Mustafa Kemal, Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açtı.
1920 Nisan 24: Mustafa Kemal, Büyük Millet Meclisi Başkanı seçildi.
1920 Mayıs 5: Mustafa Kemal'in başkanlığında ilk Hükümet'in toplantısı.
1920 Mayıs 11: Mustafa Kemal, İstanbul Hükümeti tarafından ölüm cezasına
çarptırıldı.
1920 Mayıs 24: Mustafa Kemal'in cezası Padişah tarafından onaylandı.
1920 Ağustos 10: Osmanlı İmparatorluğu delegeleriyle İtilaf Devletleri arasında
Sevr Antlaşması'nın imzalanması.
1920 Ocak 9 / 10: Birinci İnönü Savaşı.
1921 Ocak 20: İlk Teşkilat-ı Esasiye (Anayasa) Kanunu'nun esas maddelerinin
kabulü.
1921 Mart 30 / Nisan 1: İkinci İnönü Savaşı.
1921 Mayıs 10: Mustafa Kemal tarafından Büyük Millet Meclisi'nde Anadola ve
Rumeli Müdafaai Hukuk Grubu'nun kurulması ve Mustafa Kemal'in Grup Başkanlığı'na
seçilmesi.
1921 Ağustos 5: Mustafa Kemal'e Başkumandanlık görevinin verilmesi.
1921 Ağustus 22: Mustafa Kemal'in yönetiminde Sakarya Meydan Savaşı'nın
başlaması.
1921 Eylül 13: Sakarya Meydan Savaşı'nın kazanılması.
1921 Eylül 19: Mustafa Kemal'e Mareşallik rütbesinin verilmesi ve Mustafa
Kemal'in Gazi ünvanını alması.
1922 Ağustos 26: Gazi Mustafa Kemal'in Kocatepe'den Büyük Taarruz'u yönetmesi.
1922 Ağustos 30: Gazi Mustafa Kemal'in Dumlupınar Başkumandanlık Meydan
Savaşı'nı kazanması.
1922 Eylül 1: Gazi Mustafa Kemal'in: "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, İleri
!" emrini vermesi.
1922 Eylül 9: Türk Ordusu'nun İzmir'e girmesi.
1922 Eylül 10: Gazi Mustafa Kemal'in İzmir'e gelişi.
1922 Ekim 11: Mudanya Mütarekesi'nin imzalanması.
1922 Kasım 1: Gazi Mustafa Kemal'in önerisi üzerine saltanatın kaldırılması.
1922 Kasım 17: Vahdettin'in bir İngiliz harp gemisiyle İstanbul'dan kaçması.
1923 Ocak 29: Gazi Mustafa Kemal'in Latife Hanım'la evlenmesi.
1923 Temmuz 24: Lozan Antlaşması'nın imzalanması.
1923 Ağustos 9: Gazi Mustafa Kemal'in Halk Fırkası'nı kurması.
1923 Ağustos 11: Gazi Mustafa Kemal'in 2. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na
seçilmesi.
1923 Ekim 29: Cumhuriyet'in ilan edilmesi.
1923 Ekim 29: Gazi Mustafa Kemal'in ilk Cumhurbaşkanı olması.
1924 Mart 1: Gazi Mustafa Kemal'in Büyük Millet Meclisi'nde Halifeliği
kaldırması ve öğretimin birleştirilmesi hakkında açış nutkunu söylemesi.
1924 Mart 3: Hilafetin kaldırılması, öğrenimin birleştirilmesi, Şer'iyeve Evkaf
Vekaletiyle (Bakanlığıyla), Erkanıharbiyei Umumiye Vekaletinin kaldırılması
hakkındaki yasaların Büyük Millet Meclisi'nce kabul edilmesi.
1924 Nisan 20:Türkiye Cumhuriyeti Teşkilatı Esasiye (Anayasa) Kanunu'nun kabul
edilmesi.
1925 Şubat 17: Aşarın kaldırılması.
1925 Ağustos 24: Gazi Mustafa Kemal'in ilk defa Kastamonu'da şapka giymesi.
1925 Kasım 25: Şapka Kanunu'nun Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilmesi.
1925 Kasım 30: Tekkelerin kapatılması hakkındaki kanunun kabulü.
1925 Aralık 26: Uluslararası takvim ve saatin kabulü.
1926 Şubat 17: Türk Medeni Kanunu'nun kabulü.
1927 Temmuz 1: Gazi Mustafa Kemal'in Cumhurbaşkanı sıfatı ile ilk kez İstanbul'a
gitmesi.
1927 Ekim 15 / 20:Gazi Mustafa Kemal'in Cumhuriyet Halk Partisi 2. Kurultayı'nda
tarihi Büyük Nutku'nu söylemesi.
1927 Kasım 1: Gazi Mustafa Kemal'in 2. Kez Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi.
1928 Ağustos 9: Gazi Mustafa Kemal'in Sarayburnu'nda Türk harfleri hakkındaki
nutkunu söylemesi.
1928 Kasım 3: Türk Harfleri Kanunu'nun Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilmesi.
1931 Nisan 15: Gazi Mustafa Kemal tarafından Türk Tarih Kurumu'nun kurulması.
1931 Mayıs 4: Gazi Mustafa Kemal'in 3.kez Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi.
1932 Temmuz 12: Gazi Mustafa Kemal tarafından Türk Dil Kurumu'nun kurulması.
1933 Ekim 29: Gazi Mustafa Kemal'in Cumhuriyet'in 10. Yıldönümünde tarihi
nutkunu söylemesi.
1934 Kasım 24: Gazi Mustafa Kemal'e Büyük Millet Meclisi tarafından ATATÜRK
soyadının verilmesi kanununun kabul edilmesi.
1935 Mart 1: Atatürk'ün 4. kez Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi.
1937 Mayıs 1: Atatürk'ün çiftliklerini Hazine'ye ve taşınamaz mallarını da
Ankara Belediyesi'ne bağışlaması.
1938 Mart 31: Atatürk'ün hastalığı hakkında Cumhurbaşkanlığı Genel
Sekreterliği'nin ilk resmi duyurusu.
1938 Eylül 15: Atatürk'ün vasiyetnamesini yazması.
1938 Ekim 16: Atatürk'ün hastalık durumu hakkında günlük resmi duyuruların
yayınına başlanması.
1938 Kasım 10: Atatürk'ün ölümü. (Perşembe, saat: 09.05)
1938 Kasım 11: İstanbul Şehir Meclisi'nin olağanüstü toplantı yapması. Saraydaki
Cumhurbaşkanlığı forsunun indirilerek yerine yarıya kadar indirilmiş Türk
Bayrağı'nın çekilmesi.
1938 Kasım 12: Atatürk'ün ölümü dolayısıyla, Yüksek Öğretim gençliğinin
Üniversite Konferans Salonu'nda toplanması.
1938 Kasım 13: Gençliğin Taksim Cumhuriyet Anıtı önünde toplanarak Atatürk'ün
kurduğu Cumhuriyet'i koruyacaklarına ant içmeleri.
1938 Kasım 14: Büyük Millet Meclisi çok hazin bir toplantı yaptı.
1938 Kasım 15: Hükümet Atatürk'ün Ankara'da ebedi istirahat yerine konulacağı 21
Kasım 1938 tarihini ulusal yas günü olarak duyurdu.
1938 Kasım 16: İstanbul'lular Atatürk'ün Dolmabahçe Sarayı Muayede Salonu'ndaki
katafalkı önünde sabahın ilk saatlerinden gecenin son saatlerine kadar saygı ve
üzüntü içinde son görevlerini yaptılar.
1938 Kasım 19: Büyük bir törenle, Atatürk'ün Dolmabahçe'den alınan yüce
cenazesi, önce Sarayburnu'na, oradan Zafer torpidosuyla Yavuz zırhlısına
götürüldü.Yavuz zırhlısıyla İzmit'e kadar götürülen tabut, oradan Ankara'ya
yolcu edildi.
1938 Kasım 20:Atatürk'ün sevgilinaşı Ankara'ya ulaştı ve Ankara'da Büyük Millet
Meclisi önündeki katafalka konuldu. Ankara'lılar da son görevlerini saygıyla
yaptılar.
1938 Kasım 21: Atatürk'ün cenazesinin Etnoğrafya Müzesi'ndeki Geçici Kabre
konulması.
1938 Kasım 25: Atatürk'ün vasiyetnamesinin açılması.
1938 Aralık 26: Atatürk'ün "Ebedi Şef" sanıyla anılmasının kabul edilmesi.
1953 Kasım 4: Atatürk'ün Geçici Kabri'nin açılması.
1953 Kasım 10: Atatürk'ün cenazesinin Anıt-Kabir'e nakledilmesi.
<% spThemeBlock3_close() %>
|
<% spThemeBlock1_close(intSkin) %>
<% end if %>
<% if request("sayfa") = "5" then %>
<% spThemeTitle = "Mustafa Kemal ATATÜRK - İstiklal Marşı"
spThemeBlock1_open(intSkin) %>
<% spThemeBlock3_open() %>
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!
Mehmet Akif ERSOY
<% spThemeBlock3_close() %>
|
<% spThemeBlock1_close(intSkin) %>
<% end if %>
<% if request("sayfa") = "6" then %>
<% spThemeTitle = "Mustafa Kemal ATATÜRK - Onuncuyıl Marşı"
spThemeBlock1_open(intSkin) %>
<% spThemeBlock3_open() %>
Çıktık açık alınla on yılda her şavaştan;
On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan.
Başta bütün dünyanın saydığı Başkumandan;
Demir ağlarla ördük Ana yurdu dört baştan.
Türk'üz Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi,
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde Türk ileri.
Bir hızla kötülüğü geriliği boğarız,
Karanlığın üstüne güneş gibi doğarız.
Türk'üz bütün başlardan üstün olan başlarız;
Tarihten önce vardık, tarihten sonra varız.
Türk'üz Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi,
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde Türk ileri.
Çizerek kanımızla öz yurdun haritasını,
Dindirdik memleketin yıllar süren yasını.
Bütünledik her yönden istiklâl kavgasını.
Bütün dünya öğrendi, Türklüğü saymasını.
Türk'üz Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi,
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde Türk ileri.
Örnektir milletlere açtığımız yeni iz;
İmtiyazsız, sınıfsız kaynaşmış bir kütleyiz;
Uyduk görüşte bilgiye, gidişte ülkeye biz;
Tersine dönse dünya yolumuzdan dönmeyiz.
Türk'üz Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi,
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde Türk ileri.
Söz : Behçet Kemal ÇAĞLAR
Faruk Nafız ÇAMLIBEL
<% spThemeBlock3_close() %>
|
<% spThemeBlock1_close(intSkin) %>
<% end if %>
<% if request("sayfa") = "7" then %>
<% spThemeTitle = "Mustafa Kemal ATATÜRK - Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi"
spThemeBlock1_open(intSkin) %>
<% spThemeBlock3_open() %>
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyet'ini,
ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.
Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir.
İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî
bedhahların olacaktır.
Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye
atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetln imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin!
Bu imkân ve şerait, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir.
İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş
bir galibiyetin mümessili olabilirler.
Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine
girilmiş, bütün orduları dagıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal
edilmiş olabilir.
Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde,
iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hiyanet içinde bulunabilirler.
Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle
tevhit edebilirler.
Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk
istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk
istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır!
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!
K. ATATÜRK 20 Ekim 1927.
<% spThemeBlock3_close() %>
|
<% spThemeBlock1_close(intSkin) %>
<% end if %>
|